Page 287 - 8. SINIF ÇALIŞMA KİTABI - 6
P. 287

10. İşaretler doktrini, Avrupa’da 18. yüzyılın sonuna dek tıp alanında hastalıkların tedavisi için mucize bir çözüm olarak
          düşünülüyordu. Doktorlar, bir hastayı tedavi etmek için hastalığın belirtilerine benzeyen otlar, besinler veya eşyalar kul-
          lanıyorlardı. Örneğin beyinle ilgili olduğunu düşündükleri hastalıkların tedavisi için cevizden, kulakla ilgili hastalıklarda
          mantardan faydalanılıyordu. Günümüzde bazı Afrika kabilelerinde bu tedavi yöntemine hâlâ başvurulmaktadır. Ancak bu
          tür bir tedavi yönteminden çare beklemek pek akıllıca değildir çünkü- - - -

         Bu paragrafta boş bırakılan yer aşağıdakilerin hangisiyle tamamlanabilir?
          A) Avrupalı doktorlar, benzerliğe dayalı bu tedavi biçimini yüzyıllar önce terk etmişlerdir.
          B) bir olgunun ona benzer bir olguyla çözülebileceği inanışı bilimsel olarak geçerli değildir.

          C) hijyenik olmayan şartlarda gerçekleştirilen tedaviler hastaya zarar verebilir.
          D) farklı yiyeceklerin bu tür hastalıkların tedavisinde etkili olduğu ortaya çıkmıştır.











          11. Dostlarım bir aynadır, aynayla bitişirsem kendimi göremem.
          Aşağıdaki yargılardan hangisi bu  sözü desteklemektedir?

          A) Dostum bana bütün hatalarımı söyler, iyi bir dostu olan kişinin aynaya gereksinimi yoktur.
          B) Her şeyin eksikliğini bir başka şeyle giderebiliriz, dostluğun eksikliğini giderecek hiçbir şey yoktur. Ben dostuma ne
          kadar yakın olursam dostum da bana o kadar yakın olur.
          C) Bilmediğini bilmemek bilgiyi öldürür, bilmediğini bilen bilgiye ulaşır.  Bilmediğimi bana söyleyen arkadaşım bana hayatın
          sırlarını gösteren bir aynadır.

          D) Benim kimlik kazanabilmem için dostlarımın, bana gerçekten kim  olduğumu söyleyebilecek derecede benim deneti-
          mimden uzakta bulunması gerekir.











          12. Çocukluğumda hayallerime kattığı yeni bir dünya manzarasıyla beni kendimden geçiren, beğenerek okuduğum bir
          şiir kitabını seneler sonra tekrar elime aldım. Acı bir hayretle içindeki sanatlı ifadelerin solan kapağından ve sararan kâ-
          ğıdından fazla eskimiş olduğunu gördüm. Dizelerdeki söz sanatları artık gözüme, böcek koleksiyonlarındaki sayfalara
          toplu iğne ile tutturulan ölü kelebekler gibi görünüyordu.Meğer bunlar, edebî eserin bozulmaya ve çürümeye en uygun
          süsleriymiş.

         Bu metinde sözü edilen kitabın, etkileyiciliğini kaybetmesinin nedeni nedir?
          A) İşlenen konuların güncelliğini kaybetmesi

          B) Kapağının ve sayfalarının yıpranması
          C) Dizelerindeki sanatlı söyleyişin canlılığını yitirmesi

          D) Süslü bir dilinin olması







                                                          280
   282   283   284   285   286   287   288   289   290   291   292